Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun açıkladığı verilere göre, 2012 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 2,2 büyüdü.
Bakan Çağlayan yaptığı yazılı açıklamada, TÜİK tarafından az önce açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisi 2012 yılında yüzde 2.2 büyüdüğüne dikkat çekerek şöyle dedi: “Daha fazlası da olabilirdi, biraz ‘acı fren’ oldu. Çünkü biz Türkiye olarak daha fazlasını hak ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki, Türkiye’nin gerçek büyüme performansı bunun çok daha üzerinde.
Bu rakam kötü mü? Hayır kötü değil ama daha iyisi de olabilirdi, bunu söylemek istiyorum. Ben Zafer Çağlayan olarak 1 yıldır neden bu konuda konuşuyorum? Çünkü büyüme bizim genetiğimizde bu var. Bu rakam frene fazla basıldığını gösteriyor.
Tekrar söylüyorum. Bu kötü bir büyüme hızı değil. Hele ki, en büyük ihraç pazarımız olan, en büyük ekonomik partnerimiz olan AB ekonomileri krizdeyken, Euro Bölgesi üyeleri birer birer yardıma başvururken, Euro Bölgesi 2012 yılında binde 6 daralmışken, bugünkü büyüme oranımız kötü bir oran değil.”
İç talepteki daralmanın büyüme hızını aşağı çeken bir gelişme olduğuna dikkat çeken Bakan Çağlayan, “ Ne yazık ki büyümenin bir tarafı eksik kaldı. Ben hem iç talebin hem net ihracatın katkı vermesi gerektiğine inanıyorum. Gelecek yıllarda da bunu göreceğimizi düşünüyorum.
2012 yılında GSYİH’miz 786.3 milyar dolar oldu. Gönül isterdi ki; iç talep de büyümeye az da olsa katkı verseydi, 800 milyar doların üzerine çıkabilseydik, daha fazla istihdam yaratabilseydik, daha fazla yatırım yapılsaydı. Onları da 2013 ve sonrasında yapacağız inşallah.
Bugünkü verilere göre 2012 yılı Bütçe açığı /GSYİH oranı yüzde 2 oldu. 2011’den yüksek olsa da pek çok AB üyesinden daha iyi bir oran. İnşallah 2013’te daha da düşük bir bütçe açığımız olacak” dedi.
Bakan Çağlayan, 2012 yılının ilk 3 çeyreğinde net ihracat yoluyla büyündüğünü hatırlatarak şöyle devam etti:
“ Az önce açıklanan veri 4. çeyrekte de bunun devam ettiğini gösterdi. 2012 yılında ekonomimiz yüzde 2.2 büyüdü. Bunun 4.1 puanı net ihracattan geldi. Yani 2012 yılında Türkiye ekonomisi net ihracat yoluyla büyüdü.
Başka bir önemli gelişme de ihracatın GSYİH’deki payı. Bugünkü verilere göre 2012 yılı itibarıyla Mal (152.6) ihracatının GSYİH’deki payı yüzde 19.4 ; mal ve hizmet (196.8) ihracatının payı yüzde 25 oldu. 2002’de bu oran yüzde 21’di.
2013 ve sonrasında daha hızlı ve sağlam büyüyen bir ekonomimiz olacak. 2023 hedefimiz ilk 10’a girmek, 2 trilyon dolar GSYİH’ye çıkabilmek. Bunun için de en az yüzde 6-6.5 hızla büyümemiz gerekiyor. Ben bunu yapabileceğimize inanıyorum. Hem iç talebin hem de net ihracatın katkısı ile bunu yapacağız.”
"BÜYÜMEDEKİ YAVAŞLAMAYA RAĞMEN ÜLKEMİZ 2012 YILINDA ÖNEMLİ KAZANIMLAR ELDE ETTİ"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Büyümedeki yavaşlamaya rağmen ülkemiz 2012 yılında önemli kazanımlar elde etti. Cari açık bir önceki yıla göre yaklaşık 28 milyar dolar daraldı. Enflasyon yüzde 6,2 ile son 44 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti" dedi.
Türkiye'nin büyüme rakamlarını değerlendiren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Küresel ekonomideki yavaşlamaya, en büyük ticaret ortağımız olan AB'deki krizin derinleşmesine, bölgemizde artan jeopolitik gerginliklere ve yüksek seyreden petrol fiyatlarına rağmen Türkiye'nin yüzde 2,2 büyümüş olması bir başarıdır" dedi. Büyümedeki yavaşlamaya rağmen Türkiye'nin 2012 yılında önemli kazanımlar elde ettiğine dikkati çeken Şimşek, cari açığın bir önceki yıla göre yaklaşık 28 milyar dolar daraldığını ve enflasyonun yüzde 6,2 ile son 44 yılın en düşük seviyesinde gerçekleştiğini ifade etti. Son bir yılda bir milyon istihdam yaratıldığını hatırlatan Şimşek, son 11 yılın en düşük işsizlik rakamlarının görüldüğünü ve kamu borç stokunun milli gelire oranının yüzde 36'ya gerilediğini bildirdi.
2013 yılının ise büyümenin dengeli biçimde hızlanacağı bir yıl olacağının altını çizen Şimşek, açıklamasında şunları kaydetti:
"Enflasyonist baskılardaki azalmaya paralel olarak para politikasındaki esneklik ile piyasalarda ve reel sektörde artan güven ortamı iç talepteki toparlanmayı olumlu yönde etkileyecektir. Bunun yanı sıra güçlü kamu mali dengelerimiz, sağlam bankacılık ve reel sektör bilançoları ile hanehalkının sağlam yapısı da büyümeyi destekleyecektir. Bu çerçevede bu yıl büyümenin OVP'de öngördüğümüz üzere yüzde 4 civarında gerçekleşmesini bekliyoruz."