Aden Körfezi ve Somali'de TSK Deniz Unsurlarının görev süresinin 1 yıl daha uzatılması için gerekli Tezkere, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Aden Körfezi'nde, yiyecek ekmeği olmayan Somalililerin nasıl korsanlık yaptığını soran Tan, "Somali'deki bu korsanlar senelerdir bu gücünü nereden alıyor? Uluslararası güçler orada ne yapmak istiyor? Dünya petrollerinin yüzde 65'inin geçtiği yer orası...Hepimizin aklıyla dalga geçiliyor. Orada korsanlar varmış, BM karar almış, biz de gidiyoruz onları engellemeye. Peki 6-7 senedir niye engellenemiyor bu işler? Aç, perişan, sefil haldeki Somali niye bu kadar önemli, bunu bize anlatın" ifadelerini kullandı. Tan, tezkereye ret oyu vereceklerini belirterek, gerçekler konuşulmadan ikna olmalarının mümkün olmadığını kaydetti.
CHP Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Osman Korutürk, Tezkereye olumlu oy kullanacaklarını belirterek, Türkiye ve TSK'nın bölgede ciddi bir itibara sahip olduğunu söyledi. Komuta kademesinin maruz kaldığı "hukuk zorlayan uygulamaların deniz kuvvetleri komuta kademesini biçtiğini, Türk donanmasını harbe hazırlık seviyesini aşağılara çektiğini ve savaşamaz hale getirdiğini" iddia eden Korutürk, "Deniz Kuvvetleri komuta kademesinin bugün yaklaşık yarısı, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Geçtiğimiz günlerde şahsına yönelik kabul edilemez bir komplo ile bir duruma tepki olarak emekliliğini istemiş olan Donanma Komutanı Oramiral'in görevden ayrılması sonucu 30 Ağustos'ta deniz kuvvetlerine bir oramiralin komuta etmesi, ancak mevcut komutanın görev süresinin uzatılması ya da 2009 yılında koramiralliğin terfi ettirilerek doğrudan deniz kuvvetlerine atanmasıyla mümkün olacaktır. Bu durumda kadrosu oramiral olan donanma komutanlığına mecburen ve vekaleten bir koramiral tayin edilecektir. Deniz kuvvetlerinin diğer önemli komuta kademesinde hemen hepsinde durum böyledir. Başbakan Yardımcısı Arınç'ın ortada sorun olmadığı, Ağustos ayında bir atama yapılması söz konusu olduğunda mevcut komuta kadrosu içinde Hükümetin de uygun gördüğü bir atama yapılması konusunda sıkıntı yaşanmayacağı konusundaki beyanı temelden yoksundur. Zira TSK'da atamalar, bir şirkete müdür bulur şekilde seçim ve görevlendirmelerle yapılamamaktadır. Bir general veya amiral en az 25 yılda yetişmekte, kazandığı rütbeleri, süreleri ve şartları belirlenmiş kıta ve karargah görevlerinden geçerek kazanabilmektedir. Normal şartlarda 21-22 yaşında harp okulundan mezun olan subayın, general veya amiral olması için en az 21 yıl süre geçirmesi gerekiyor. İhtiyaç duyulduğunda her albayın, general ve amiral yapılması mümkün değildir. Devam eden davalarda bir gün dahi tutuklu kalan personele terfi ve kademe ilerlemesi yapılabilmesi için haklarındaki yargılama sürecinin sonucu beklenmektedir. Bu kişiler özlük hakları açısından büyük kayba uğramıştır" şeklinde konuştu.
TSK komuta kademesinin uzun tutukluluk nedeniyle içine düştüğü vahim durumun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dikkatini çektiğini ifade eden Korutürk, sorunun 3. yargı paketiyle çözülemeyeceğini, gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini kaydetti. Meclis'in süratle konu hakkında inisiyatif alması gerektiğini ifade eden Korutürk, "Aksi taktirde ordumuzun ve milli güvenliğimizin yumuşak karnı durumundaki bu sorun, ileriye dönük olarak büyük felaketlerin habercisi olabilecek nitelik arz etmektedir" dedi.
MHP Grubu adına konuşan Sakarya Milletvekili Münir Kutluata, Türk ordusunun dünyanın neresinde ve nasıl hizmetler yaptığıyla ilgili övücü bilgiler verilmesinin bugünkü duruma göre hiçbir anlamı olmadığını belirterek, "Türkiye'nin kendi güvenliği Hükümetin elinden tarumar edilirken, ordunun bir yerlerde ne hizmetler verdiği boşlukta kalıyor. Türk ordusunun itibarını korumak, Türk milletinin itibarının korunması demektir. İktidarın, tarihinden ve varlığından rahatsız olduğu milletin itibarını korumak arzusu olacağını tahmin etmiyoruz" diye konuştu.
TSK unsurlarının Aden Körfezi ve Somali açıklarındaki görevine ilişkin Tezkere'nin kolay olduğunu ve Hükümetin uygulamak isteyeceği türde olduğunu ifade eden Kutluata, "Türk ordusuna yurt dışında görev verme tezkeresi, Türk milletini doğrudan ilgilendirse onu uygulayacak siyasi irade yok. Bununla 2007'den beri her yıl çıkarılan Kuzey Irak tezkerelerini kastediyorum. Bu tezkerelerin uygulanmasının Hükümet tarafından okyanus ötesi güçlere bağlanması, Türkiye Cumhuriyeti'nin manevi şahsiyetini incitmiştir" dedi.
AK Parti Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, eylemlerin olduğu deniz alanların uluslararası deniz ticaretinin başlıca güzergahı olduğunu, ayrıca ticaret yapan Türk gemileri tarafından yoğun şekilde kullanıldığını vurguladı. Korsanlık ve haydutluk meselesinin uluslararası alanda gündemin ön sıralarında yer almaya devam ettiğini dile getiren Bozkır, "Ticaret gemilerinin benzer vakalarla karşılaşma riski hala sürmektedir. Eylemlere ortak mücadeleye yönelik uluslararası toplumun yakın işbirliğini mümkün kılacak meşruiyet zemini güçlendirdi" dedi.
"TÜRKİYE, 13 FİRKATEYNLE DESTEK VERİYOR"
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bölgede yaşanan siyasi istikrarsızlık ve fakirliğin yanında, deniz haydutluğunun da uluslararası gündemi meşgul ettiğini belirterek, "Somali ile Afrika ülkelerine yapılan insani yardımların intikalini de güçleştiren bu yasadışı eylemler, küresel güvenlik meselesi olarak uluslararası gündemde yer almaya devam etmektedir. Türkiye gerek tek başına bir güç olarak, gerekse üyesi olduğu uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla barışçıl, ilkeli ve etkin bir güvenlik politikası izlemektedir. Bu kapsamda ülkemiz, bugün üzerinde konuştuğumuz deniz haydutluğu ile mücadelede de uluslararası toplumun müşterek hareket etmesini talep etmektedir" diye konuştu.
BM Güvenlik Konseyi'nin ilk olarak 2008 yılında aldığı ve her yıl uzattığı kararlarla, söz konusu eylemlerle ortak mücadeleye dönük olarak uluslararası toplumun eşgüdüm yapmasını kolaylaştıracak meşruiyet zeminini güçlendirdiğini kaydeden Bakan Yılmaz, uluslararası toplumun Somali açıklarındaki deniz haydutluğuyla, bu ülkenin karasularını da kapsayacak şekilde yürütülen mücadelenin hukuki temelini, BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarının oluşturduğunu, Türkiye'nin bölgedeki deniz haydutluğu ile mücadele faaliyetlerine 13 firkateynle destek verdiğini belirtti.
Yılmaz, bölgede halen NATO görev kuvveti Okyanus kalkanı harekatına Gökova Firkateyni ile iştirak edildiğini ifade etti. Somali'de kuraklık nedeniyle yaşanan açlık tehlikesine karşın Somali'ye insani yardım taşıyan gemilere, bölgedeki firkateynle refakat edilerek emniyetli bir şekilde ulaşımın sağlandığını vurgulayan Bakan Yılmaz, son bir yıl içerisinde 2 ticaret gemisinin deniz haydutlarının saldırısına uğradığını söyledi. Yılmaz, alınan etkin tedbirler neticesinde Mart 2010'dan beri hiçbir Türk gemisinin kaçırılmadığını belirterek, NATO, AB ve ABD'nin yanı sıra Çin, Rusya ve Hindistan'ın da bölgede olduğunu kaydetti. Türkiye'nin Somali'ye yardımlarını sürdürdüğünü vurgulayan Yılmaz, "Çünkü deniz haydutluğu meselesinin asıl çözümü denizde değil, karadadır. Deniz haydutluğu meselesinin çözümü ancak Somali ve Afrika'nın huzura ve refaha kavuşması ile mümkündür" dedi.
Yapılan konuşmaların ardından TSK unsurlarının Aden Körfezi, Somali Karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için hükümete verilen bir yıllık izin süresinin 10.02.2013 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi oylanarak kabul edildi.