KILIÇDAROĞLU "DAVUTOĞLU HADDİNİ BİLMİYOR""> KILIÇDAROĞLU "DAVUTOĞLU HADDİNİ BİLMİYOR""> KILIÇDAROĞLU "DAVUTOĞLU HADDİNİ BİLMİYOR"">
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon davası için 'Adaletin katledildiği bir davadır' dedi.
Emniyet ve MİT'in de Ergekon diye bir örgütün olmadığına dair cevabı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Yok MİT'e soruyor böyle bir örgüt var mı diye, Emniyet İstihbarat da yok diyor, Genelkurmay istihbarat da yok diyor, şimdi bu devletin bütün sırlarına vakıf olan bu duyarlı kurumlar böyle bir örgütten haberleri yok ama Silivri yargılamasında böyle bir örgüt çıktı ortaya. Biz adil yargılama olduğu sürece, bir itirazımız olmaz, tam tersi adil yargılamaya tam tersi saygı duyarız. Bu davanın görüldüğü mahkeme, olağan bir mahkeme değil. Nedir, özel yetkili mahkeme. Özel yetkili mahkemeler olağanüstü dönemlerin mahkemeleridir. Sıkıyönetim mahkemeleridir, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'dir, olağanüstü dönemlerin mahkemeleridir. Olağanüstü dönemlerin mahkemeleri siyasi otoritenin elinde olan mahkemelerdir."
"BU MAHKEMENİN KARARLARINI BEN MEŞRU GÖRMÜYORUM"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasına bakan Silivri Mahkemesi için, "Silivri'deki mahkemenin kararları meşru değildir. Nasıl sıkıyönetim mahkemelerinin kararlarını meşru görmüyorsak bir demokraside, bu mahkemenin kararlarını da ben meşru görmüyorum" dedi. Başbakan Erdoğan'ın Ergenekon davası için, "Ben bu davanın savcısıyım" dediğini belirten CHP lideri, "Ne demektir bu, 'iddia makamında olan benim' demektir. Bir siyasi otorite, bir mahkemede iddia makamındaysa o mahkemeye siz olağan mahkeme olarak bakamazsınız, siyasi mahkemedir, siyasi talepleri yerine getirir bu mahkemeler" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Ergenekon yargılamaları için "Biz bu yargılamaları meşru yargılama olarak görmüyoruz" diyerek, "Ya 'bunu söylüyor Kılıçdaroğlu, acaba darbeyi mi savundu?' Hayır, demokrasilerde halkın iradesi önemlidir, demokrasilerde halkın iradesine ipotek konulmamalıdır. Türkiye demokrasi açısından büyük bir olgunluğa kavuşmuştur ama demokratiklik açısından büyük bir zemin kaybetmektedir Türkiye. Darbenin her türlüsüne karşıyız" diye konuştu.
"EĞER O KİŞİ TERÖRİSTSE, O KİŞİYİ KİM GENELKURMAY BAŞKANI YAPTI?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un terörist gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılmasına tepki gösterdi. "Eğer o kişi teröristse o kişiyi kim Genelkurmay Başkanı yaptı?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Bunun hesabını sormayacak mıyız? Altın da kimin imzası var, hükümetin. O zaman siz terör örgütüne yardım ve yataklık yapmadınız mı" şeklinde konuştu.
Beraat kararıyla serbest kalan Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın hala neden cezaevine girdiğini bilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Silivri'deki hakimler için, "Orada oturan kişileri de ben yargıç olarak görmüyorum" dedi. Kılıçdaroğlu, "O yargıçlardan çocuklarının hiçbirisi 'benim babam Silivri'de yargıçtı' diyemeyecekler, çünkü utanacaklar. Bu kadar ağır bir miras bıraktılar çocuklarına" diye konuştu.
"Savunma hakkını kısıtlayan bir mahkemeye, mahkeme denilebilir mi?" diye soran Kılıçdaroğlu, Silivri'deki Ergenekon Davası'nda 12 Eylül döneminde bile olmayan yasakların uygulandığını savundu. Sanık yakınlarının davayı izleyemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, sanık yakınlarının mahkemeye girememe kararını ise İstanbul Valisi'nin verdiğini söyledi. CHP'nin hiçbir zaman darbeyi savunmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Darbeye teşebbüs eden yargılansın mı, tabi ki yargılansın. Biz hiçbir zaman darbeyi savunmadık" dedi. Silivri'deki delillerin sahte olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sorun şurada; adaletin tecelli etmediği, adaletin gerçekleşmediği, adalete kuşkuyla bakıldığı bir ortamda sağlıklı yargılama olmaz. Bizim istediğimiz buydu. Sağlıklı yargılama olsun. Yargıcın ya da yargıçların adaletle hareket etmeleri gerekir" şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin yerel seçimlerde hiçbir partiyle ittifak yapmayacağını söyleyerek, "Bizim böyle bir düşüncemiz de yok, niyetimiz de yok. Her tarafta CHP amblemiyle seçime gireceğiz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yerel ve Bölgesel Televizyonlar Birliği (YBTB) Genel Başkanı Şeyda Açıkkol ve YBTB üyesi il televizyonları temsilcileriyle iftar yemeğinde buluştu. Ulusal medyadan gazetecilerin de katıldığı iftar yemeğinde Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. Ergenekon Davası ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Olağan mahkemede yargılama olmamıştır, olağan yargıçlar yargılamamıştır, olağan savcılar iddianame hazırlamamıştır, talimatlarla belli yerlerde hazırlanan iddianameler orada seslendirilmiştir. Olay budur" diye konuştu.
"Benim Türkiye'de yargıya güvenim yok" diyen Kılıçdaroğlu, "Eğer yargı siyasi otoritenin emrine girmişse o yargıya hiç kimse güvenmesin. Ve hiç kimse 'ben gideyim mahkemede adalet ararım' öyle bir şey yok artık. Ülkeyi bu noktaya getiren nedir, yargının siyasallaşmasıdır. Yargı siyasallaşmamalı, yargıyı siyasallaştırırsınız onun ucu toplumu felakete götürür" dedi.
Bir soru üzerine Genelkurmay eski Başkanı'nın terör örgütüne üye olmaktan müebbet hapis cezasına çarptırılmasını, diğer yandan da teröristlerin serbestçe yurdu terk etmelerini değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Terörle mücadele etmek hepimizin görevidir. Terörün bir insanlık suçu olduğunu hepimiz biliyoruz, bütün dünyada biliyor. Terörle mücadele edenlere de saygı duymamız gerekir" dedi.
"Teröre karşı ortak tepki vermek gibi bir geleneği oluşturmak durumundayız" diyen Kılıçdaroğlu, "Yıllarını terörle mücadeleye vermiş insanların terörist olarak tutuklanıp hapse atılması benim kabul edeceğim birşey deil arkadaşlar" diye konuştu.
"Bugüne kadar ki mahkeme sürecine baktığımızda pek çok yerde önyargı ile hareket edildiğini görüyorsunuz" diyen Kılıçdaroğlu, "Bir insan darbeyi ne zaman yapar, elinde silah varken yapar herhalde. Sincan'da tanklar yürümüştü değil mi? Darbeye teşebbüs sayılmadı, o insanlar yargılanmadı, bir de üstün hizmet madalyası verdiler. Bu çifte standart nedir? Tank yürütene bir şey yok, öbür tarafta 'darbecisin' diye alıyorum seni. Yapılan sağlıklı yargılama değil" şeklinde konuştu.
"DENİZ FENERİ DAVASI, KUL HAKKI YİYENLERİN AKLANDIĞI BİR DAVADIR"
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Ergenekon Davası ile Deniz Feneri davasını da kıyasladı. Kılıçdaroğlu, "Deniz Feneri Davası kul hakkı yiyenlerin aklandığı bir davadır. Deniz Feneri Davası; kurban paralarının, zekat paralarını, fitre paralarını yiyenlerin davasıdır ve onların aklandığı bir davadır. Deniz Feneri Davası, kul hakkı yiyenlerin Başbakan tarafından sırtının sıvazlandığı bir davadır. O davanın sağlıklı sonuçlanması mümkün değil. Bırakın onların yargılanmasını onar hakkında iddianame hazırlayan savcılar görevden alındı biliyorsunuz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın, İlker Başbuğ için güzel ve olumlu sözler söylediğini, fakat Başbuğ için bir şey yapmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın diğer yandan ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan için 24 saatte yasa değiştirdiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Peki Genelkurmay Başkanı için neden yapmadı? Samimi değil, çifte standart uyguluyor. Ülkenin Başbakanı, mesai arkadaşı, düzgün insan, her türlü olumlu şeyleri söylüyor, mahkeme kararı veriyor, terörist diye müebbet hapse mahkum ediyor. Sizin aklınız karıştı mı acaba, nasıl bir tablodur bu? Bu tabloyu nereye oturtmak gerekiyor? Tablonun oturacağı bir yer var; o da yargılama sürecinin sağlıklı olmadığıdır" şeklinde konuştu.
"YEREL SEÇİMLERDE İTTİFAK GİBİ BİR DÜŞÜNCEMİZ YOK"
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine ise yerel seçimler konusuna değindi. Yerel seçimlerde birbiriyle çekişmek için aday olanların üzerini çizeceğini açık ve net bir dille ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bizim belediyeyi veya adayı kötüleyerek yola çıkan arkadaş hiç aday olmasın çünkü onu aday yapmayacağız" dedi.
Bir gazetecinin üstü kapalı olarak CHP-MHP ittifakını hatırlatarak, "CHP yerel seçimlerde ittifak yapacak mı?" şeklindeki sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "İttifaklar konusunu ben de sizler gibi gazetelerden okuyorum. Bizim böyle bir düşüncemiz de yok, niyetimiz de yok. Her tarafta CHP amblemiyle seçime gireceğiz" cevabını verdi.
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin "Haberal için parlamentoyu olağanüstü toplayacak mısınız?" sorusuna da, "Hayır, olağanüstü bir durum yok. Ekim ayında parlamento açıldığında Sayın Haberal da yemin görevini yerine getirir" diye konuştu.
"DAVUTOĞLU HADDİNİ BİLMİYOR"
Kılıçdaroğlu, konuşmasının bir bölümünde ise dış politikayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu sert sözlerle eleştirdi. "Dünyanın en çapsız Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'dur" diyen Kılıçdaroğlu, "Dünyayı bilmiyor, dünyadaki ülkeleri bilmiyor, bölgesindeki ülkeleri bilmiyor, en önemlisi de haddini bilmiyor. Bir ara Rusya’yı dizayn etmeye kalktı, öbür gün sözünü geri aldı. Parmakla çağırılan bir dışişleri bakanı, bu ayıp bile ona yeter" şeklinde konuştu.
AK Parti hükümeti için "Ayakları yere basmıyor bunların, dünyayı bilmiyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, "Suriye'yi Libya gibi gördüler. Suriye'yi okumasını bilmiyorlar. Hani Suriye'de namaz kılacaktın, '3-4 haftası kaldı' diyorlardı, 2 yıl oldu" dedi.
"MISIR'DAKİ OLAY DARBEDİR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının bir bölümünde ise Mısır'daki duruma değindi. Mısır'da yaşanan gelişmelere açık dille 'Darbe' diyen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Mısır'daki olay 'evet' darbe. Peki Türkiye ne yapmalıydı? Türkiye şu çağrıyı yapmalıydı; 'biran önce demokratik yaşama geri dönülsün, Mısır Türkiye için de çok önemlidir, Ortadoğu, Arap dünyası için de çok önemlidir. Kardeş Mısır'ın ve Mısır halkının demokrasiye biran önce geçmesi dünya açısından çok önemlidir. Biz biran önce her türlü desteği verebiliriz' diye bir dil kullanmalıydı.
Ne yaptı Sisi'yi düşman ilan etti. Onlar da 'Gazze'ye gidemezsin' diye karar aldılar. Kim karlı, kim zararlı. Dış politika duyguyla yürütülecek bir politika değildir. Dış politikada aklın egemen olması lazım. Ülke çıkarlarının egemen olması lazım. Ortadoğu'ya bakın, hiçbir ağırlımız yok. Başbakana bakın ne Ortadoğu'da, ne Avrupa'da, ne Uzakdoğu'da hiçbir ağırlı yok. Kaybetti. Otoriter, duygularına egemen olamayan baskıcı bir Başbakan tipi çıktı karşımıza. Bütün dünya böyle görüyor artık. Gezi Parkı olaylarında da bunu perçinledi zaten. Gezi'yle Mısır'ı karıştırıyor, ikisinin arasında hiçbir ilgi yok."
"SURİYE SINIRI YOL GEÇEN HANINA DÖNDÜ"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ayrıca hükümetin istihbarata göre hareket etmesini de eleştirdi. "İstihbaratla devlet yönetilmez" diyen Kılıçdaroğlu, "Bakın bir şey olur, 'aldığımız istihbarata göre'. İstihbarat aldıysa önlemini alırsın, önlemini vatandaş için almazsın ki. Gidersin teröristse yakalarsın adamı hapse atarsın. Sen ne yapıyorsun, vatandaşlara 'Silivri'ye gitmeyin'. Niye, DHKP-C eylem yapacakmış. Ee o zaman git DHKP-C'yi yakala" şeklinde konuştu.
Son günlerde Suriye sınırında yaşanan 'kaçakçı' sorununa da değinen Kılıçdaroğlu, bugün 18 askerin yaralandığını söyleyerek, "Eskiden var mıydı böyle bir şey yoktu. Suriye sınırı yol geçen hanına döndü" dedi. "Suriye'nin Kuzeyi" ifadesini Türkiye'de ilk defa Başbakan Erdoğan'ın kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Geldiğimiz süreç, dış politika açısından parlak değil. Hemen hemen her ülkeyle sorunu haldeyiz" dedi.
"HER ŞEYE RAĞMEN TERÖRÜN BİTMESİNİ İSTERİZ"
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin terörle ilgili sorusu üzerine, "Terörün bitmesini isteriz, terörün sonlanmasını isteriz. Her şeye rağmen bitmesini isteriz. Bugün geldiğimiz noktada kimse neyin ne olduğunu bilmiyor. Neden bilmiyoruz, çünkü masanın bir ucunda Abdullah Öcalan, öbür ucunda da Recep Tayyip Erdoğan oturuyor" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Gezi Parkı'ndaki çocuğu yakalarsın hapse atarsın, evini sabah 5'te, 6'da basarsın. Öbür tarafta elinde kalaşnikof, belinde el bombaları miting yapar hiçbir şey yapamazsın. Bu doğru mu arkadaşlar, doğru değil" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine ise, "Son 3 yılda en büyük değişimi yaşayan parti biziz" dedi. Partide gençlere daha fazla yer vereceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, Başkanlık sistemiyle ilgili bir soru üzerine ise, "Başkanlık sisteminin geleceğini zannetmiyorum. Onun Türkiye'ye yarar getireceğine de inanmıyoruz. Başkanlık sisteminde arzulanan şu, 'ben hem başkan olayım, hem partiyi yöneteyim, hem Türkiye'yi yöneteyim. Bütün yetkiler bende olsun'. Padişahta bile o kadar yetki yoktu" diye konuştu.