GENÇLİK İKSİRİ ANTALYA'DA SAKLI

ANTALYA HABER Haber Girişi : 04 Mart 2013 12:17
GENÇLİK İKSİRİ ANTALYA'DA SAKLI
Medical Park Antalya Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr.Pınarbaşı, Antalya’da yeni uygulamaya başladıkları ‘fibrocell’ ile gençlik aşıladıklarını söyledi
Medical Park Antalya Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ayşe Pınarbaşı, Antalya’da yeni uygulamaya başladıkları ‘fibrocell’ yani kök hücre tedavisinin gençleştirmenin yanı sıra iyileşmeyen kronik yaralar ve yanık izlerinde de uygulandığını söyledi.
Medical Park Antalya Hastanesi’nde dört aydır uyguladıkları kök hücre tedavisinin (fibrocell) sonuçlarını 6’ncı ayın sonunda görmeye başlayacaklarını anlatan Dr. Pınarbaşı, bu tedaviyi sekiz hastaya uyguladıklarını belirtti.

KULAK ARKASI VE KOL İÇİ HÜCRELER KULLANILIYOR
Uygulamanın detayları ile ilgili bilgi veren Dr. Pınarbaşı, tedavide kulak arkası ve kol içi hücrelerini kullandıklarını bildirdi. Kulak arkası veya kol içi bölgelerinin özelliğinin ve daha genç kalmasının nedeninin güneş görmemesinden kaynaklandığını belirten Dr. Pınarbaşı, şöyle konuştu: “Güneşi en az gören alanlar olduğu için oradaki hücreler her zaman gençtir daha sağlamdır. O yüzden oradaki hücreleri tedavide kullanıyoruz. Özellikle bir tedavide, ‘fibrocell’ dediğimiz uygulamada kullanıyoruz. Kulak arkasından dokuyu alıp onu üreterek gençleşme tedavisi yapıyoruz. Kulak arkasından aldığımız dokuyu özel bir laboratuvara gönderiyoruz. Bu laboratuvarda bu dokudaki fibroblastlar 100 milyon adet olana kadar çoğaltılıyor. Bu da 4 haftalık bir sürede oluyor.”

SİVİLCE İZLERİNDE KULLANILIYOR
Çoğaltılmış fibroblastları problem olan bölgeye uyguladıklarını söyleyen Uzman Dr. Pınarbaşı, en çok uygulanan endikasyonların özellikle yüzde, burun kenarındaki çizgilenmeler, yüzdeki yaşlanma belirtileri, yorgun görünüm, gözaltı halkaları, gözaltındaki sarkmalar, boyun dekolte bölgesindeki yıpranma olduğunu belirtti. Bunun dışında ‘fibrocell’ tedavisinin ‘akne skarları’ denilen sivilce izlerinde de çok başarılı olduğunu kaydeden Dr. Pınarbaşı, “Ayrıca dünyada birçok farklı endikasyonda kullanılıyor. İyileşmeyen kronik yaralarda. Biz burada polikliniğimizde aynı zamanda yanık izlerinde de ‘fibrocell’ uygulamasını yapıyoruz” dedi.
Fibrocell uygulamasının Türkiye’de bir yıldır yapıldığını söyleyen Dr. Pınarbaşı, “Daha yeni yeni bu komplike vakalarda sonuçlarını alıyoruz. Ama dünyada 5 yıldır yapılan uygulama ve çok başarılı” diye konuştu.

BİZİM İÇİN BİR UMUT IŞIĞI
Fibrocell tedavisinde yan etki riski olmadığını söyleyen Dr. Pınarbaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim için bir umut ışığı fibrocell. Çünkü komplikasyon riskimiz yok, alerji riskimiz yok, hastanın kendi dokusu, enfeksiyon riski yok, tamamen steril çalışıyoruz. Bunun yanı sıra alacağımız çok güzel yanıtlar var. Dolayısı ile yapmayı en sevdiğimiz uygulamalardan biri haline geldi.”

UYGULAMADA CERRAHİ YÖNTEM YOK
Laboratuvara gönderdikleri fibroblast hücrelerinin çoğaltıldıktan sonra kendilerine sıvı şeklinde geri döndüğünü kaydeden Uzman Dr. Pınarbaşı, bu sıvıyı mezoterapik enjeksiyon şeklinde derinin ‘dermis’ denilen tabakasına uyguladıklarını belirtti. Bunun bir dolgu yöntemi değil, daha basit bir teknik olduğunu ifade eden Dr. Pınarbaşı, sözlerine şöyle devam etti: “Bu teknik çok rahat olduğu için de her türlü alana rahatlıkla ulaşıyoruz. Gözaltındaki en küçük çizgiyi bile ben doldurabiliyorum bu teknikle. Herhangi bir cerrahi yöntem değil.”

BOTOKS VE DOLGUDAN FARKLI DOĞAL GENÇLİK
Fiborcell tedavisinin ‘botoks’ ve dolgunun sonuçlarına göre çok farklı olduğunu söyleyen Dr. Pınarbaşı, şunları kaydetti: “Biz burada botoks da, dolgu uygulaması da yapıyoruz. Bu ‘fibrocell’ tamamen farklı bir uygulama. Bizim gençleşme tedavisindeki amacımız doğal gençliği sağlamak. Yani yüzde o şiş görünümü kimse sevmiyor. Onu yapmak istemiyoruz hastalarımıza. Her türlü uygulamalarımızda da en doğal sonucu elde etmeye çalışıyoruz. Fibrocell de bu anlamda bize bir umut ışığı oluyor. Çünkü hepimizin bağ dokusunda ‘firbroblast’ dediğimiz hücreler var ve bu hücreler yara iyileşmesinde etkin olan ‘kalojen’ dediğimiz bir protein üretiyor. Biz fibroblastların bu özelliğinden faydalanıyoruz.”

DOLGU YER DEĞİŞTİREBİLİYOR
Dolgu yaparken ne kadar iyi malzeme kullanılsa da çok dolgu yapıldığı takdirde bazen kötü sonuçlar oluşabildiğini ifade eden Dr. Pınarbaşı, şu bilgiyi verdi: “Hem kötü görünüm oluyor doğal olmayan, hem de bu dolgu malzemeleri yer değiştirebiliyor, kayabiliyor. Bazen nadir de olsa dolgu malzemelerine karşı alerjik reaksiyonlar gelişebiliyor ki kalıcı dolguysa bu ihtimal daha da fazla. Ama fibrocell’de bu olasılıkların hiç birisi yok. Çünkü kişinin kendi dokusu, kendi hücreleri. Onlar doku altında dolgu gibi yer kaplamıyor. Deri altına enjekte edildikten sonra orada hücreler kendi kendine çalışıp derinin zaman içerisinde gençleşmesini sağlıyor ki bizim istediğimiz şey de bu. Doğal gençlik. Yani kişiye yeni bir yüz değil, on yıl önceki hali neyse belki ona dönmesini sağlamak.”
25 yaşından itibaren fibroblast sayısı giderek azaldığı için insanların yaşlandığını söyleyen Dr. Pınarbaşı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz zamanı geri çevirmek istiyoruz. Fibroblastları deri altına yerleştirip onların tekrar orada çalışmasını sağlayıp dokunun gençleşmesine neden oluyoruz. Uygulamadan sonra 6’ıncı ayda pozitif sonuçları alıyoruz. Bu uygulamanın süresi yapılan çalışmalarda ortalama 4,5 yıl. Bu da gayet uzun bir süre. İstersek hastadan aldığımız dokuyu laboratuvarda saklayabiliyoruz. İleride 5-6 yıl sonra çok memnun kalırsa tekrar aynı dokudan üretim yapılıp tekrar uygulaması yapılabilir.”
Antalya’da bu uygulamaya 4 ay önce başladıklarını söyleyen Dr. Pınarbaşı, şu ana kadar 8 vaka olduğunu belirtti. Bu hastalarda sonuçları yavaş yavaş almaya başladıklarını kaydeden Dr. Pınarbaşı, hastalardan bir tanesinde yanık vakası olduğunu belirterek “Bizim biraz da zamana ihtiyacımız var. Yanık vakamız var bir tane. Yabancı bir hastamız var. Çocuk. Onun eskiden kalma bir yanık izi var. Ona uygulama yaptık” dedi.

UYGUN YAŞ ARALIĞI
Fibrocell tedavisinin 30’lu yaşlardan itibaren yapılabildiğini ifade eden Dr. Pınarbaşı, sözlerini şöyle tamamladı: “25 yaşından sonra giderek ‘fibroblast’ sayısı azaldığı için çok yaşlı birinden aldığımız dokuda o fibroblast sayısına ulaşmamız biraz zor oluyor. Ama o da yine yapılabiliyor. 4 haftada değil, 2 ayda üretilebilir. En uygun yaş araları 30’la 45 yaş arası. Hastanın isteğine göre.”